Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı- Segbis Ortamında Yapılan Duruşmanın Tutanağa Dönüştürülmemesi Nedeni İle Bozma

Güncel İçtihatlar , , ,

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

  1. 2017/1-355
  2. 2017/357
  3. 4.7.2017
  • KASTEN ÖLDÜRME SUÇU ( Mahkemece Sesli ve Görüntülü Olarak Kayda Alınmasına Karar Verilen İşlemlerin Tutanağa Dönüştürülmemesi Suretiyle C.M.K.’nın 219. Maddesine Aykırı Davranılmasının İsabetsiz Olduğu – Duruşmanın Nasıl Yapıldığı ve Kanunda Belirtilen Usul ve Esaslara Uygun Olarak Yapılıp Yapılmadığı Hususlarını Denetleme İmkânı Olmadığı )
  • DURUŞMANIN SEGBİS ORTAMINDA SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ OLARAK KAYDA ALINMASI ( Direnme Hükmünün Ses ve Görüntü Kayıtlarının C.M.K.’nın 219. Md. Uygun Şekilde Tutanağa Dönüştürülmemesi İsabetsizliğinden Bozulacağı – Kasten Öldürme Suçu/Duruşma Tutanağının İspat Gücü )
  • TUTANAK İÇERİĞİ ( Kasten Öldürme/Mahkemece Ses ve Görüntü Kayıtlarının SEGBİS Kayıtlarından Araştırılarak Bulunması Halinde C.M.K’nın 219. Md. Uygun Şekilde Tutanağa Dönüştürüleceği/Bulunamaması Halinde İse Yapılan İşlemlerin Yenileneceği – Duruşmanın SEGBİS Ortamında Kayda Alınması )
  • DURUŞMA TUTANAĞI ( Duruşmanın SEGBİS Ortamında Kayda Alınması – Mahkemece Öncelikle Mahallinde Ses ve Görüntü Kayıtlarının SEGBİS Kayıtlarından Yeniden Araştırılması Kayıtların Bulunması Halinde C.M.K.’nın 219. Md. Uygun Şekilde Tutanağa Dönüştürüleceği/Kasten Öldürme Suçu )

5271/m.219,222

ÖZET : Dava; kasten öldürme suçuna ilişkindir. Yerel mahkemece 09.01.2015 tarihli oturumda, Cumhuriyet savcısının bozma ilamına uyulup uyulmaması konusundaki mütalaasından sonra, CMK’nun 219. maddesi uyarınca duruşmanın SEGBİS ortamında sesli ve görüntülü olarak kayda alınmasına karar verilerek kayıt yapılmaya başlandığı, sanıklar ile müdafileri ve vekillerin beyanının CMK’nun 219. maddesine göre sesli ve görüntülü olarak kayda alındığı, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını bildirmesinden sonra da aynı şekilde işlem yapıldığı belirtilmesine rağmen, CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde düzenlenmiş ses ve görüntü kayıtlarının dönüştürülmesine ilişkin bir tutanağın ya da ses ve görüntü kayıtlarının bulunduğu CD veya başka bir materyalin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, sesli ve görüntülü olarak kayda alınmasına karar verilen işlemlerin tutanağa dönüştürülmemesi suretiyle CMK’nun 219. maddesine ve buna bağlı olarak duruşma tutanağında duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlara, sanıkların açıklamalarına ve istemlere yer verilmemek suretiyle CMK’nun 221. maddesine aykırı davranıldığı gibi, duruşmanın nasıl yapıldığı ve kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarını denetleme imkânı da olmadığından, duruşma tutanağının sesli ve görüntülü olarak kayda alınmasına karar verilen işlemler yönünden CMK’nun 222. maddesine uygun ispat edici niteliği de bulunmamaktadır. Tutanağa dönüştürüldüğünde resmi belge niteliğine kavuşacak olan kayıtların tutanağa dönüştürülmemesi şeklindeki eksikliğin esasa etkili olduğu ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğu kabul edilmelidir. Bu nedenle, öncelikle mahallinde ses ve görüntü kayıtlarının SEGBİS kayıtlarından yeniden araştırılması, kayıtların bulunması halinde CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmesi, ses ve görüntü kayıtlarının bulunamaması halinde ise oturumda yapılan işlemlerin yenilenmesi gerekmektedir. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliğinden ve mahallinde öncelikle oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının SEGBİS kayıtlarından araştırılarak temin edilmeye çalışılması, kayıtların bulunması halinde CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmesi, ses ve görüntü kayıtlarının bulunamaması halinde ise oturumda yapılan işlemlerin yenilenmesi lüzumundan sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

DAVA : Sanık Mustafa oğlu …’ın katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten, sanıklar …, …, Ali oğlu … ve …’ın maktul …’ı kasten öldürme suçundan ve katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten beraatlerine, sanık …’ın katılan …’ı araba ile çarparak kasten yaralama suçundan TCK’nun 86/2, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.09.2012 gün ve 344-435 sayılı, mahkûmiyet hükmünün sanık … müdafii ve katılan … vekili, beraat hükümlerinin katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.04.2014 gün ve 1339-2386 sayı ile;

“… a-Sanık Mustafa oğlu Halil hakkında mağdur …’i kasten öldürmeye teşebbüs, sanık … hakkında Ömer’i kasten öldürme, sanık … hakkında Ömer’i kasten öldürme ve mağdur …’i kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından kurulan hükümler yönünden;

Sanıklar Mustafa oğlu Halil, Ali ve Abdurrahman’ın birlikte karar ve irade birliği içerisinde ve fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurarak maktul …’i kasten öldürme, mağdur …’i kasten öldürmeye teşebbüs suçlarını işledikleri anlaşılmakla, TCK’nun 37. maddesi uyarınca fail olarak cezalandırılmaları yerine, beraatlerine karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

b-Sanıklar Nüveyran, Ali oğlu Halil ve… hakkında maktul …’i kasten öldürme ve mağdur …’i kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından kurulan hükümler yönünden;

Sanıklar Nüveyran, Ali oğlu Halil ve …’ın, olay sırasında ellerinde tabanca bulunmadığı, diğer sanıklar Mustafa oğlu Halil, Ali ve Abdurrahman’ın yanında bulunmalarına rağmen öldürme ve öldürmeye teşebbüs eylemlerine fail olarak katıldıklarının ispat edilemediği, ancak olay yerine gelip, eylemlerine destek vererek diğer sanıkların fiillerini kolaylaştırıp, kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçlarına TCK’nun 39. maddesi kapsamında yardım eden olarak katıldıkları anlaşıldığı halde, yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,

e-Sanık … hakkında mağdur …’u kasten yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden;

Sanık … hakkında mağdur …’a sopa ile vurarak kasten silahla yaralama suçunu işlediğinden bahisle açılan dava hakkında hüküm kurulmaması; iddianame içeriğine göre aynı mağdura aracı ile kasten çarparak yaralama suçundan ise sanık … hakkında açılmış bir dava bulunmadığı halde, bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 225/1. maddesine aykırı davranılması…”,

İsabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkemece 09.01.2015 gün ve 318-7 sayı ile;

“… Sanıklar Mustafa oğlu Halil, Ali ve …’ın maktulün kasten öldürülmesi eylemine TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle, yine katılan …’e karşı işlenen kasten öldürmeye teşebbüs eylemine TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle katıldıklarına, sanıklar Nüveyran, … ve Ali oğlu Halil’in maktülü kasten öldürülmesi, katılan …’in ise öldürülmeye teşebbüs edilmesi eylemlerine TCK’nın 39. maddesi delaletiyle katıldıklarına dair mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve somut delil bulunmamaktadır.

Sanık …’ın katılan …’a araba ile çarpması eylemi iddianamenin anlatımında açıkça yer aldığından, yargılama aşamasında da sanık ikrarı ve sair deliller ile bu husus sabit olduğundan, sanığa ek savunma hakkı verilerek, gerekçeli kararda ise ayrıntılı olarak mahkememiz uygulaması tartışıldığından, sanığa verilen mahkûmiyet hükmünde direnilmiştir…”,

Gerekçesiyle direnilerek, sanık Mustafa oğlu …’ın katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten, sanıklar …, …, Ali oğlu … ve …’ın maktul …’ı kasten öldürme suçundan ve katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten beraatlerine, sanık …’ın katılan …’ı araba ile çarparak kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilmiş, sanık … hakkında ise hüküm kurulmamıştır.

Hükümlerin katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.05.2015 gün ve 91923 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 1311-1235 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 20.03.2017 gün ve 55-851 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR : Yerel mahkemece 14.09.2012 gün ve 344-435 sayı ile; sanık Nuh Kocaaslan hakkında maktul …’ı kasten öldürme, katılan …’ı kasten yaralama, konut dokunulmazlığının ihlali ile katılanlar … ve …’a yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçlarına azmettirmeden, sanıklar Mustafa oğlu …, … ve … hakkında katılan …’ı kasten yaralama ve konut dokunulmazlığının ihlali suçları ile katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten, sanık … hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan, sanıklar Ali oğlu … ve … hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan ve katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan beraat hükümleri Özel Dairece 17.04.2014 gün ve 1339-2386 sayı ile onanmak suretiyle, sanık … hakkında katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece aynı sayı ile TCK’nun 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, Özel Dairece aynı sayı ile sanık Mustafa oğlu … hakkında maktul …’ı kasten öldürme, sanık … oğlu … hakkında katılan …’ı kasten yaralama, sanık … hakkında katılan …’ı kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilerek, sanık … hakkında katılan …’ı kasten yaralama suçundan açılan kamu davasında hüküm kurulmamasının da bozma nedeni olarak gösterildiği, bu hususlardaki bozmaya uyan yerel mahkemece 09.01.2015 gün ve 318-8 sayı ile; sanık … hakkında katılan …’ı kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmü ile sanık Mustafa oğlu … hakkında maktul …’ı kasten öldürme, sanık … oğlu … hakkında katılan …’ı kasten yaralama, sanık … hakkında katılan …’ı kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece bu kez 06.10.2016 gün ve 4362-3508 sayı ile bozulmuş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar …, …, Ali oğlu … ve … hakkında maktul …’ı kasten öldürme suçundan ve katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten, sanık Mustafa oğlu … hakkında katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan beraat hükümleri ve sanık … hakkında katılan …’ı arabayla çarparak kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’ın maktul …’ı kasten öldürme ve katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüs, sanık Mustafa oğlu …’ın katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemlerine TCK’nun 37. maddesi kapsamında müşterek fail olarak, sanıklar Ali oğlu …, …, …’ın ise maktul …’ı kasten öldürme ve katılan …’ı kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemlerine TCK’nun 39. maddesi kapsamında yardım eden olarak katılıp katılmadıkları ile sanık … hakkında katılan …’ı araba ile çarparak kasten yaralama suçundan açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkemece teknik araçlarla kayda alınmasına karar verilen 09.01.2015 tarihli oturumun tutanağa dönüştürülüp imzalanmaması nedeniyle eksik incelemeye dayalı hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;

Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada; 09.01.2015 tarihli oturumda, Cumhuriyet savcısının bozma ilamına uyulup uyulmaması hususundaki ve esas hakkındaki mütalaasından sonra duruşmanın SEGBİS ortamında kayıt altına alınmasına karar verilerek, sanıklar Mustafa oğlu …, …, … ve müdafilerinin, sanıklar … ve … müdafilerinin savunmaları ile katılanlar …, … ve … vekillerinin beyanlarının CMK’nun 219. maddesi uyarınca sesli ve görüntülü olarak kayda alındığı belirtilmesine rağmen, ses ve görüntü kayıtlarının dönüştürülmesine ilişkin bir tutanağın ya da ses ve görüntü kayıtlarının bulunduğu CD veya başka bir materyalin dosya içerisinde bulunmadığı,

Yerel mahkemece bir kısım hükümler yönünden bozma kararına uyulduğunun, bir kısım hükümler yönünden ise bozma kararına direnildiğinin belirtildiği, sanık … hakkında maktul …’ı kasten öldürme suçu açısından ise direnme kararı verildiği belirtilmesine rağmen bu suçla ilgili olarak herhangi bir hüküm kurulmadığı,

Kısmen resen temyize tabi olan hükümlerin, sanıklar Mustafa oğlu … ve … müdafileri ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Ceza Genel Kurulunca 16.02.2016 gün ve 428-63 sayı ile; dosyanın, öncelikle uyma kararı verilen hükümler bakımından incelenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderildiği,

Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.05.2016 gün ve 2825-2417 sayı ile; 09.01.2015 tarihli oturumda SEGBİS ortamında alınan kayıtlarla ilgili, CMK’nun 219. maddesine uygun olarak tutanak düzenlenip dosya içerisine alınması için dosyanın yerel mahkemeye tevdi edildiği,

Yerel mahkemece, dosyanın tevdi edilmesi üzerine düzenlenen 31.05.2016 tarihli tutanakta; “…yapılan araştırma ve bilgisayar kayıtlarından SEGBİS ortamında ( CMK.nun 219. maddesi uyarınca ) kaydedilen 09.01.2015 tarihli oturum görüntüsünün zamanaşımı oluşması nedeni ile silindiğinden 09.01.2015 tarihli oturumun tutanağa dönüştürülemediğine dair iş bu tutanak imza altına alındı” şeklinde açıklamalara yer verildiği,

Yargıtay 1. Ceza Dairesince de 06.10.2016 gün ve 4362-3508 sayı ile; sanık … hakkında maktul …’ı kasten öldürme suçundan açılan kamu davası ile ilgili olarak her zaman hüküm kurulmasının mümkün olduğuna temas edilerek, yerel mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu verilen, sanık … hakkında katılan …’ı kasten yaralama suçundan kurulan beraat hükmü ile sanık Mustafa oğlu … hakkında maktul …’ı kasten öldürme, sanık … oğlu … hakkında katılan …’ı kasten yaralama, sanık … hakkında katılan …’ı kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin; “Teknik araçlarla kayda alınmasına karar verilen 09.01.2015 tarihli celsenin tutanağa dönüştürülüp imzalanması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nun 219. maddesine aykırı davranılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,

Anlaşılmaktadır.

Ceza yargılaması işlemlerinin belgelendirilebilmesi ve bu işlemlere belge delili değeri tanınabilmesi amacıyla düzenlenen ve yargılamanın, kanunun aradığı şekilde oluşturulan heyet tarafından ve yine kanunun belirlediği ölçüler içerisinde yapılıp yapılmadığı hususunda yegâne delil olan ve sahteliği ya da gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği yine aynı değerdeki bir delil ile ispatlanana kadar resmi belge niteliği taşıyan duruşma tutanaklarının şekli ve içerikleri, 5271 sayılı CMK’nun “Duruşma Tutanağı” başlıklı 219. maddesinde; “Duruşma için tutanak tutulur. Tutanak, mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla kayda alınması halinde, bu kayıtlar vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Mahkeme başkanının mazereti bulunursa tutanak, üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır” biçiminde düzenlenmiştir.

CMK’nun “Duruşma tutanağının içeriği” başlıklı 221. maddesi uyarınca duruşma tutanağında; “oturumlara katılan sanığın, müdafiin, katılanın, vekilinin, kanunî temsilcisinin, bilirkişinin, tercümanın, teknik danışmanın adı ve soyadı, duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlar, sanık açıklamaları, tanık ifadeleri, bilirkişi ve teknik danışman açıklamaları, okunan veya okunmasından vazgeçilen belge ve yazılar, istemler, reddi halinde gerekçesi, verilen kararlar ile hüküm” yer alır.

CMK’nun “Duruşma tutanağının ispat gücü” başlıklı 222. maddesinde ise; “Duruşmanın nasıl yapıldığı, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı, ancak tutanakla ispat olunabilir. Tutanağa karşı yalnız sahtecilik iddiası yöneltilebilir” hükmüne yer verilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında belirtildiği üzere; yargılama işlemleri, onlara belge delili değeri tanınması için duruşmada okunarak tutanaklara yansıtılmakta ve duruşmaya katılan mahkeme başkanı, hâkim ve zabıt kâtibi tarafından imzalanarak resmi belge niteliğine kavuşturulmaktadır.

Diğer taraftan, 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesinin;

“Aşağıda yazılı hallerde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılır.

1- Mahkemenin kanun dairesinde teşekkül etmemiş olması,

2- Hâkimlik vazifesine iştirakten kanunen memnu olan bir hâkimin hükme iştirak etmesi,

3- Makbul şüpheden dolayı hakkında ret talebi vaki olup da bu talep kabul olunduğu halde hâkimin hükme iştirak etmesi yahut bu talebin kanuna mugayir olarak reddolunması suretiyle hâkimin hükme iştirak ettirilmesi,

4- Mahkemenin kanuna muhalif olarak davaya bakmağa kendini vazifeli veya salahiyetli görmesi,

5- Cumhuriyet Müddeiumumîsi yahut kanunen vücudu lazım diğer şahsın gıyabında duruşma yapılması,

6- Şifahi bir duruşma neticesi olarak verilen hükümde aleni muhakeme kaidesinin ihlal edilmesi,

7- Hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi,

8- Hüküm için mühim olan noktalarda mahkeme kararıyla müdafaa hakkının tehdit edilmiş olması” şeklindeki açık düzenlemesi karşısında, belirtilen hukuka mutlak aykırılık halleri dışındaki aykırılıkların bozma nedeni sayılabilmesi için esasa etkili olmaları gerekir.

Duruşma tutanaklarının teknik araçlar kullanılarak ( video kamera, ses kayıt cihazı vs. ) kaydedilmesi de mümkündür. Ancak bu kayıtların da vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanması gerekmektedir. ( Veli Özer Özbek – CMK İzmir Şerhi, Yeni Ceza Muhakemesi Kanununun Anlamı – Seçkin Yayıncılık, 1. Bası, Ankara, 2005, s. 855-856 )

Bu bilgiler ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;

Yerel mahkemece 09.01.2015 tarihli oturumda, Cumhuriyet savcısının bozma ilamına uyulup uyulmaması konusundaki mütalaasından sonra, CMK’nun 219. maddesi uyarınca duruşmanın SEGBİS ortamında sesli ve görüntülü olarak kayda alınmasına karar verilerek kayıt yapılmaya başlandığı, sanıklar Mustafa oğlu …, … ve … ile müdafilerinin, yine sanıklar … ve … müdafilerinin savunmaları ile katılanlar …, … ve … vekilinin beyanının CMK’nun 219. maddesine göre sesli ve görüntülü olarak kayda alındığı, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını bildirmesinden sonra da aynı şekilde işlem yapıldığı belirtilmesine rağmen, CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde düzenlenmiş ses ve görüntü kayıtlarının dönüştürülmesine ilişkin bir tutanağın ya da ses ve görüntü kayıtlarının bulunduğu CD veya başka bir materyalin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Yerel mahkemece, sesli ve görüntülü olarak kayda alınmasına karar verilen işlemlerin tutanağa dönüştürülmemesi suretiyle CMK’nun 219. maddesine ve buna bağlı olarak duruşma tutanağında duruşmanın seyrini ve sonuçlarını yansıtan ve yargılama usulünün bütün temel kurallarına uyulduğunu gösteren unsurlara, sanıkların açıklamalarına ve istemlere yer verilmemek suretiyle CMK’nun 221. maddesine aykırı davranıldığı gibi, duruşmanın nasıl yapıldığı ve kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususlarını denetleme imkânı da olmadığından, 09.01.2015 tarihli duruşma tutanağının sesli ve görüntülü olarak kayda alınmasına karar verilen işlemler yönünden CMK’nun 222. maddesine uygun ispat edici niteliği de bulunmamaktadır. Tutanağa dönüştürüldüğünde resmi belge niteliğine kavuşacak olan kayıtların tutanağa dönüştürülmemesi şeklindeki eksikliğin esasa etkili olduğu ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğu kabul edilmelidir.

Bu nedenle, öncelikle mahallinde 09.01.2015 tarihli oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının SEGBİS kayıtlarından yeniden araştırılması, kayıtların bulunması halinde CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmesi, ses ve görüntü kayıtlarının bulunamaması halinde ise 09.01.2015 tarihli oturumda yapılan işlemlerin yenilenmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, 09.01.2015 tarihli oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliğinden ve mahallinde öncelikle 09.01.2015 tarihli oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının SEGBİS kayıtlarından araştırılarak temin edilmeye çalışılması, kayıtların bulunması halinde CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmesi, ses ve görüntü kayıtlarının bulunamaması halinde ise 09.01.2015 tarihli oturumda yapılan işlemlerin yenilenmesi lüzumundan sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1- Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.01.2015 gün ve 318-7 sayılı direnme hükmünün, 09.01.2015 tarihli oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsizliğinden ve mahallinde öncelikle 09.01.2015 tarihli oturuma ilişkin ses ve görüntü kayıtlarının SEGBİS kayıtlarından araştırılarak temin edilmeye çalışılması, kayıtların bulunması halinde CMK’nun 219. maddesine uygun şekilde tutanağa dönüştürülmesi, ses ve görüntü kayıtlarının bulunamaması halinde ise 09.01.2015 tarihli oturumda yapılan işlemlerin yenilenmesi lüzumundan sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.07.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir