sakarya icra avukatı

Kıdem Tazminatı, Fazla Mesai, Yıllık İzin Alacağı Mahkeme Karar Örneği

Uncategorized , , , , , ,
SAKARYA 3. İŞ MAHKEMESİ                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          

ESAS NO : 2016/21
KARAR NO : 2017/7

HAKİM : Tayfun
KATİP : Melek

DAVACI : HASİBE – Kemalpaşa Mah Çam Sok. No 17 Serdivan/ SAKARYA
VEKİLLERİ : Av. FATİH YEŞİLYURT – Cumhuriyet Mh. 198. Sk. Erol İş Mrk. K.2 D.3 Adapazarı/ SAKARYA

DAVALI : 1- SAKARYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ –

DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.

İHBAR OLUNAN/(LAR) :


Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının Talebi:
Davacı vekili, müvekkilinin Sakarya Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak 04/01/2010 tarihinden emeklilik nedeniyle işten ayrıldığı 31/08/2014 tarihine kadar temizlik görevlisi olarak çalıştığını, davacının çalıştığı son taşeron firmanın davalı Sosyal Ltd. Şti. olduğunu belirterek kıdem tazminatı, fazla mesai ücret alacağı, ulusal bayram – genel tatil ücret alacağı ve yıllık izin ücreti alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalıların Cevabı:
Davalı Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü vekili, zamanaşımı definde bulunarak üniversitede temizlik hizmetlerinin ihaleler neticesinde taşeron şirketlere verildiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, zamanaşımı definde bulunarak davacını yıllık izinlerini kullandığını, ibraname ile davacının ayrıldığı sırada tüm alacaklarını eksiksiz olarak aldığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın Konusu:
Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle fesih yapılıp yapılmadığı, buna göre kıdem tazminatı, fazla measi ücret alacağı, ulusal bayram – genel tatil ücret alacağı ve yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı konularında olduğu anlaşılmıştır.
Gerekçe:
Asıl işveren – alt işveren ve sorumluluk yönünden değerlendirme:
4857 sayılı İş Kanununun 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. 4857 sayılı İş Kanunu ile asıl işverenin, bu Kanundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden sorumlu tutulması şeklindeki düzenleme, asıl işverenin sorumluluğunun genişletilmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda, ihbar, kıdem, kötüniyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatili, yıllık izin, ikramiye, pirim, yemek yardımı, yol yardımı gibi tüm işçilik haklarından birlikte sorumluluk esastır. Kanunun kullandığı “birlikte sorumluluk” deyiminden tam teselsülün, dolayısı ile müşterek ve müteselsil sorumluluğun anlaşılması gerekir.

Dosya kapsamından Sakarya Üniversitesi Rektörlüğünün temizlik işini yüklenici firmalara verdiği, söz konusu işi 4857 sayılı İş kanuun 2/6 sayılı maddesinde sayılan yardımcı işlerden olduğu, davalı kurum ile yüklenici firmalar arasındaki ilişkinin asıl işveren – alt işveren ilişkisi olduğu sonucuna varıldığından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna varılmıştır.
Kıdem tazminatı yönünden değerlendirme:
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan iş kanunlarında düzenlenmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi yollamasıyla yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 4. bendinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum veya sandıktan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla ayrılması halinde kıdem tazminatına hak kazanılabileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda davacının, davalı kuruma ait iş yerinde ihale alan şirketlerde temizlik görevlisi olarak çalıştığı, kendi isteği ile iş akdini emeklilik hakkını elde etmesi nedeniyle yasadan kaynaklanan haklı bir sebep ile feshettiği anlaşıldığından dolayı kıdem tazminatına hak kazandığı sonucuna varılmıştır.
Davacının iş sözleşmesi emeklilik nedeniyle sona erdiğinden kıdem tazminatına işleyecek faizin başlangıç tarihinin emeklilik aylığına hak kazandığına ilişkin kurum yazısının işverene ibraz edildiği tarihten itibaren başlayacağı, ilgili belgenin işverene ibraz edilmediği takdirde kıdem tazminatına faiz tarihinin dava tarihi olacağı, dosya kapsamından davacının işten ayrılış bildirgesinde işten çıkışının emeklilik nedeniyle sona erdiğine ilişkin 08 kodunun işaretlenmiş olduğu, ayrıca dosya arasındaki ibraname başlıklı belgede de davacının işten ayrılış nedeninin emeklilik olarak belirtildiği anlaşıldığından davacının kıdem tazminatına ilişkin faiz başlangıç tarihinin 31/08/2014 tarihi olarak kabul edilmiştir.
Davalı şirket tarafından ibraz edilen ibraname başlıklı belgede davacının imzası bulunsa da davacı tarafından, kendisine ödeme yapıldığını kabul etmediği, davalının da ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğinden ibranameye itibar edilmemiştir.
Fazla mesai, ulusal bayram- genel tatil ücret alacağı yönünden değerlendirme:
4857 sayılı iş kanununun 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. yasanın 41 inci maddesine göre fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalar olup, 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. işçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı İş Kanununun 47. maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Bilirkişi raporu, tanık beyanları ve dosya kapsamından; davacıya ait nöbet çizelgesi sunulan aylar için nöbet çizelgelerine göre, çizelge sunulmayan aylar için tanık beyanları nazara alınarak, davacının istirahatli olduğu süreler dışlanmak suretiyle fazla mesai ücret alacağı ve nöbet çizelgelerine göre davacının 2011 yılında ramazan bayramı arefe günü ve nöbet çizelgesinin sunulmadığı 2010 yılı mayıs ayında 2 gün genel tatil günlerinden bir gününde çalıştığı kabul edilerek ulusal bayram – genel tatil ücret alacağı hükme esas almaya yeterli bulunan bilirkişi raporundaki hesaplamalar nazara alınarak hüküm oluşturulmuştur.
Fazla mesai ücret alacağı ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarından nöbet çizelgesinin bulunmadığı dönemlere ilişkin tanık beyanlarına istinaden hesaplama yapıldığından bu dönemlere ilişkin Yargıtayın yerleşik içtihatları gereği davacının izinli, raporlu vs olabileceği günler göz önünde bulundurularak takdiren %30 indirim uygulamak suretiyle hüküm kurulmuştur.
Yargıtay yerleşik içtihatları gereği fazla mesai ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağından takdiri indirim yapılması durumunda bu indirimler nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmeyeceğinden hakkaniyet indirimi nedeniyle reddedilen miktarlardan dolayı davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmemiştir.
Yıllık ücretli izin alacağı yönünden değerlendirme:
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükünün iş verene ait olduğu, işveren tarafından ibraz edilen yıllık ücretli izin formunun matbu olduğu, ayrıca emsal nitleikli benzer bütün dosyalarda işçinin imzasının bulunduğu sütunun tamamının imzalı olduğu ve imzaların karşılığının bir kısmında tarih bulunmadığından nazara alınmadığı, dolayısıyla işbu dosya yönünden de izin formunun boş olarak ve önceden imzalatıldığı sonucuna varıldığından davacının çalıştığı süre nazara alınarak yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. (Örneğin Sakarya 1. İş Mahkemesi’nin 2014 / 105 Esas 2014 / 992 Karar sayılı dosyası, Sakarya 2. İş Mahkemesi’nin 2015/1770 Esas , 2016/197 Karar sayılı dosyası ve Sakarya İş Mahkemelerinde açılan diğer dosyalar )
Zaman aşımı defi yönünden değerlendirme;
Dava konusu alacaklardan kıdem tazminatı iş sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren 10 yıllık, yıllık izin ücreti iş sözleşmesinin feshi ile muaccel olup dönemsel bir nitelik taşımadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulaması yönünden 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu, diğer alacaklar ise tahakkuk ettikleri tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı sürelerine tabidirler. İş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 10 yıllık süre geçmediğinden kıdem ve yıllık ücretli izin alacağı yönünden zamanaşımı süresi geçmemiştir. Diğer alacaklar yönünden ise dava tarihinden geriye dönük 5 yıldan önceki alacaklar zamanaşımına uğradığı ve bilirkişi tarafından bu yönde hesaplama yapılarak rapor ibraz edildiği, ıslah sonrası ise talep miktarları nazara alınarak zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe nedeniyle ;
1- Davanın kısmen kabulü ile,
6139,18 TL Brüt kıdem tazminatı alacağının 31/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,
100 TL brüt yıllık ücretli izin alacağının dava tarihinden, bakiye 2016,80 TL brüt kısmının ıslah tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
1604,69 TL brüt fazla mesai ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,
39,31 TL brüt ulusal bayram – genel tatil ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 676,26 TL karar harcından peşin alınan 176,64 TL harcın mahsubu ile bakiye 499,62 TL eksik harcın davalı Üniversite harçtan muaf olduğundan davalı Kent Sosyal Ltd. Şti.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL Başvurma Harcı, 55,51 TL Peşin harç ve 121,13 TL Islah harcı olmak üzere toplam 204,34 TL Yargılama giderinin davalı Üniversite harçtan muaf olduğundan davalı Kent Sosyal Ltd. Şti.’den alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 535,95 TL yargılama giderinin tarafların kazanıp kaybetme oranları nazara alınarak 495 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı Sakarya Üniversitesi tarafından yapılan toplam 90 TL yargılama giderinin tarafların kazanıp kaybetme oranları nazara alınarak 7 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı Sakarya Üniversitesine ödenmesine,
5- Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 1.980 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince 1013 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
6-Taraflarca varsa yatırılıp kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Davacı vekili ve davalı üniversite vekilinin yüzünde, davalı şirket vekilinin yokluğunda verilen kararın tefhim/tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir