Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/6740 E. , 2020/2930 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatn ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı ile davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, davacıların temyiz itirazlarının kabulüne,
2-Dava, sigortalının işkazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, asıl ve birleşen dava dosyasının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya kapsamından, yerel mahkemenin 14/04/2011 tarih ve 2009/118 Esas, 2011/286 Karar sayılı ilk kararı ile işverene atfedilen bir kusur bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verdiği, bu kararın Dairemiz’in 25/10/2011 tarih ve 2011/8150 Esas, 2011/8882 Karar sayılı ilamı ile kusur yönünden bozulmasına karar verildiği, mahkemenin bozmadan sonra aldığı kusur raporuna itibar ederek verdiği 20/06/2017 tarihli kararında davacılar eş ve çocuk Yunus’un maddi tazminat istemlerinin kabulüne, diğer davacı çocuk … ‘un maddi tazminat isteminin reddine, tüm davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın da Dairemiz’in 22/01/2019 tarih ve 2017/6038 Esas, 2019/327 Karar sayılı ilamı ile bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği bu son bozma ilamında hüküm altına alınan manevi tazminatlara yönelik bir bozma nedeni bulunmadığı, davacı eşin bu son bozma ilamından sonra 2019 yılında ek dava açarak 117.973,07 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).Bunun yanında İş kazası tarihinde geçerli olan Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 60/2. ve aynı yöndeki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1. maddelerine göre eylem aynı zamanda suç oluşturuyorsa artık o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi uygulanır. Somut olayda zararlandırıcı sigorta olayının davalı işveren yönünden olay tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nun 85/1. maddesinde belirtilen “Taksirle Öldürme” suçunu oluşturduğu ve aynı Kanunun 66/1-d maddesinde belirtilen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, bu zamanaşımı süresinin ise 15 yıl olduğu, buna göre ek dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı açıktır. Hal böyle olunca asıl dava dosyası yönünden ıslah edilen kısım dışındaki hükümlerin bozma kapsamı dışında kaldığı, birleşen dava dosyası yönünden ise zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı gözden kaçırılarak yazılı şekilde asıl ve birleşen dava dosyalarının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş , asıl dava dosyası yönünden eş lehine 5.000,00 TL maddi, 7.500,00 TL manevi, çocuk … lehine 5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi, çocuk … lehine 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, çocuk … ’un maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava dosyası yönünden ise davacı eşin maddi tazminat isteminin kabulüne karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 30/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.